Ana içeriğe atla

Saat Üç

Saat üç. Eğer saat üçse yapılacak şeyler kısıtlıdır. Ya çok erkendir bir şeylere başlamak için ya da geç kalınmıştır çoktan. Bunu herkes duymuştur ve hak vermiştir hatta. Peki hiç hayatınızın saat üçüne denk geldiğiniz oldu mu? Öyle bir anda ne ileri gitmeye ne de geri dönmeye fırsatınız kalmaz. Durmak yapabileceğiniz en iyi iştir o an. Hiç kımıldamadan arkada kalanlara el uzatmadan, öndekilere de atılmadan. Sanki tüm düzeni bozmuşçasına sabit kalarak. Ruh geridekilere bakıp tekrar onları istemez, ilerdekilere hazır hissetmez. Saat üçtür. Zaman hem erkendir hem geç. Bu bekleme noktasına nefes penceresi de denebilir. Gelip geçenlerin ağırlığından kurtulmanın, yeni geleceklere yer açmanın saatidir. Ömrün en stabil geçen bu anları düşüncelerle en fazla yüzleşilenidir. Çünkü o büyük dönüm noktasına sonunda ulaşılmıştır. Seçimlerin vaktidir. Ya kendini bulursun bu noktada, ya da tamamen kaybedersin. Hayatın boyunca aradığın şeyi bulman için sana verilen düşünme molası gibi. Saat üç ise insan ya yolunu bulur ya da yollarda savrulur. Ama her saat gibi o da geçer ve hareket etmek kaçınılmaz olur. Üçten sonra öncesine gitmek için hiçbir sebep yoktur. Geriye giden yeniden gelmek zorunda kalır. Adımını atmak uğruna ağırlıklarını bırakmak durumundaysa insan, saat üç bunun için en uygun yerdir. Derin bir nefes alıp yolun ilk adımını atabilirse taşıdıklarının ona verdiği yükü anlar. Ve seçimini doğru yönde yaptığını ancak ilerlemesini sürdürerek kendine gösterebilir. Arkasına bakar, saat üçten önceki adımlarını hiç unutmaz çünkü her yeni adımında eskilerin tecrübesinden yararlanır. Saat üç. Dur, düşün ve bekle saati. Hayat da üçe ayrılır. Saat üç, öncesi ve sonrası. Eskisi ve seçilmişi. Ruhun saat üçü gösterdiğinde acele etme. O hareket saatini biliyor. Bırak seninle bir bütün olsun, kalbinle beynini kavuştursun. Bir şeyler için hem erken hem de geçse, durmak zaman kaybı değil. Durmak bir lütuf, durabilmek bir hediye. Yeniden yürümekse bir mucize.

Lütfen okurken dinleyin ➡https://youtu.be/hd0K0sqkyeo

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Damağında Bir His Var

Kimse anlamıyor hislerimizi. Bakışlarımızdan akan hüznü, acıyı hatta mutluluğu bile anlamıyorlar. Biz de anlamıyoruz. Tamamıyla sevinçli ya da acı dolu olduğumuzu sandığımız zamanlarda dahi sadece sevinçli ya da acılı değiliz aslında.Yalnızca bir şey olamayız hiçbir zaman. Her an birçok şeyiz. Mutlu olduğumuzda bir parça hüzün taşıyor kalbimiz. Eksiğiz. Tamamlandığımızı sanıyoruz fakat dolmayan boşluklar peşimizi hiç bırakmıyor. Her daim bizi ele geçiren, arka planda kalsa bile içimizde yer edinmiş duygular anlık hislerimizin içinde can bulmaya devam ediyor. Çünkü insan, bir zamanlar iliklerine kadar hissettiği duyguların hiçbirini tam anlamıyla unutamaz. Kendisi unuttuğunu sanır. Ruhu tattığı o hissi nerede olsa tanır. Yeniden duyar ve yeniden ona sahip olur. Belki de ait olur. Bir kez aldığı o tat, ölene kadar damağında pelesenk olur...   Peki senin asla silinmeyen o hissin ne? Zaman gözetmeksizin hep seninle olan yoldaş duygun hangisi? Onu bulduğunda kendini de bulacaksın. Çoktan bu

İlk adımım

Hep bi yerlerde bi şey unuttum hissi yaşıyorum. Bi yerde bi eşya bi yerde bi söz bi yerde bi gülümseme bi yerde bi gözyaşı unuttum sanki. Bi yerlerde unuttuğum şeyleri ararken olduğum yerlerdeki şeylerin varlığını fark edemeden yeni şeyler unutmakla geçiyor hayatım.Bu blogu açarak boş bir sayfaya bu hislerimi ve hayata dair her şeyle ilgili yaptığım yorumları aktararak okuyucularımla ve en çok da kendimle farkındalıklar yaşamak amacındayım...

İçimdeki Bahçeler

 Bu gece çok farklı bir hava var. Tam tepemde ay, hemen önümde bir sürü çiçek bana eşlik ediyor. Buradayım ve burada olmaktan mutluluk duyuyorum. Uzansam tutabilirim ayı. Koklasam duyarım çiçeklerin kokusunu. Üstelik içimde de yeşermeyi bekleyen birkaç çiçek var. Onları büyütmeyi sabırsızlıkla bekliyorum. Büyürlerken içimde oluşan heyecanı, onlara su vermenin gururunu yaşamayı hayal ediyorum. Bekliyorum. Sabırla yeşerecekleri günü bekliyorum. Anne baba olmak için belli bir olgunluğa erişmek gerek. Bu doğan ve var olan her şeyin koruyucusu için geçerli. Ben de o olgunluğa erişmeyi bekliyorum. Çünkü biliyorum, ben kendimi hazırlamadan yeşermez, toprağı, havası, suyu uygun olmazsa büyüyemez. Hepsini güçlendiriyorum içimde. Olacakları nasıl sevinçle izleyeceğimi hissediyorum. En uzun ömürlü çiçekler sevgiyle büyütülenlerdir biliyorum. Onlara sevgi ayırıyorum bolca. Içimde bir yerlerde vaktini bekleyen her çiçeğin yeterli sevgim ve yerim olduğunda çekinmeden kendilerini bana emanet edecekle