Buradaysa, bir anlamı var. Yanında olmamasının da bir anlamı var. Hayat birilerini yakınlarda tutarken birilerini uzakta tutmayı başarabiliyor. Ve iyi ki bunu yapıyor. Böylece bizlerin faydasına olanı biz çabalamadan yerine getirmiş oluyor. Hayat seninle gülen üç beş kişiden ibaret ve uzakta kalanın yakına gelmesi bir mucize değil. Mucize yakınında olan ve yakınında olacak olanı hissettiğin anları ne kadar doğru yaşayabildiğin. Hissettiğin halde uzaksa o hiç yakın olmamalı. Yakın olan içinse uzaklık bir ölçüt olmayacak. Geldiğinde anlayacaksın. Çünkü kalpteki uzaklık hiçbir mesafe ile ölçülemez. Yanı başını yakın olanlarla doldurabilenler şanslı, uzak olanları yanı başına getirmeye çabalayanlar yorgun. Ve en büyük yanılgı ise, uzak olanı yakınlaştırabileceğini sananlar, yakın olanı görmeden.. Gözlerle değil yürekle görmeli ve yakın olanı alıp kalbinin içine yerleştirmeli. Çünkü uzak her zaman uzak kalacak, uzak hiçbir zaman yakın hissettirmeyecek.
Kimse anlamıyor hislerimizi. Bakışlarımızdan akan hüznü, acıyı hatta mutluluğu bile anlamıyorlar. Biz de anlamıyoruz. Tamamıyla sevinçli ya da acı dolu olduğumuzu sandığımız zamanlarda dahi sadece sevinçli ya da acılı değiliz aslında.Yalnızca bir şey olamayız hiçbir zaman. Her an birçok şeyiz. Mutlu olduğumuzda bir parça hüzün taşıyor kalbimiz. Eksiğiz. Tamamlandığımızı sanıyoruz fakat dolmayan boşluklar peşimizi hiç bırakmıyor. Her daim bizi ele geçiren, arka planda kalsa bile içimizde yer edinmiş duygular anlık hislerimizin içinde can bulmaya devam ediyor. Çünkü insan, bir zamanlar iliklerine kadar hissettiği duyguların hiçbirini tam anlamıyla unutamaz. Kendisi unuttuğunu sanır. Ruhu tattığı o hissi nerede olsa tanır. Yeniden duyar ve yeniden ona sahip olur. Belki de ait olur. Bir kez aldığı o tat, ölene kadar damağında pelesenk olur... Peki senin asla silinmeyen o hissin ne? Zaman gözetmeksizin hep seninle olan yoldaş duygun hangisi? Onu bulduğunda kendini de bulacaksın. Çoktan bu
Yorumlar
Yorum Gönder