Ana içeriğe atla

Yapısız Yapı

 Gözler aracılığı ile bize sunulan yeryüzü öyle ilginç bir yapıya sahip ki, bazen bir yapıya sahip olamayacak kadar beklenmedik ve şaşırtıcı hamleler gösteriyor biz canlılara. Öyle ki canlı olduğumuzu söylerken bile şüphe duyuyorum. Sürekli akışta kalmak uğruna kendimizi savrulurken bulduğumuz günler geçirirken, içimize dönüp bakmak aklımıza getirilmemek üzere programlanmış bir yapısız yapıdan bahsediyorum. İçsel değişim sadece içsel değil neredeyse tamamen bu yapının etkisi olarak baş gösteriyor. İnsanlık karşılaştığı tüm yeniliklere ayak uydurmaya çabalarken ruhunu buna hazırlamadan yaptığı atılımlar onu kurtarılamaz bir çukurun en dibine sürüklüyor. Dünyadaki değişim o kadar hızlı ve yetişilmesi imkansız ki artık, bir parçasına dahi ulaşabilen kişi bunu mucize sayıyor. Diğerleri ise tüm çevresel koşullarla birlikte ''diğer'' olmaya devam ediyor. Bir toplumun üyesi olabilmek uğruna uymamız gereken bir çok kural var. Kendi kimliğimizi değiştirmek de bunlara dahil. Uyumsuzlardan biri isen toplumun parçası olamazsın. Değişime uğramak bir zorunluluk haline gelir ve kendin olmaman gerekir. Üstelik değişimi kabul etsen bile, yeniliklere ayak uyduramazsan bu sistem seni hemen kapı dışarı eder. Bu hakkı ona sen vermişsindir. Tıpkı bir sözleşme imzalamış gibi, ona uymayanları reddetme hakkına sahip olan yapısız yapı onu var eden türün üyelerini yok eder. Böyle acımasız bir sistem içinde her saniyesi bambaşka yeniliklere gebe bu dünya durmaya müsaade etmeyen bir yer artık. Elbette değişim varlığımızın bir parçası fakat burada üzerinde durduğum sabahında fırtına kopan bir gökyüzünde akşam üzeri güneşin kendini gösterdiği masmavi temiz bir değişime uğraması değil. Odaklandığım kısım hiç akla gelmeyen saniyesel farklılıklar ve bunlara adaptasyon süreci verilmeyen zalim bir yapı. Bu yapının içinde var olmaya çalışan kendi varlığının önemini kavrayamayan yapısız yapının doğurduğu değişim mecburiyeti bulunan aynılar...

devam edecek

https://www.youtube.com/watch?v=ZvP42bkrhO4

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Damağında Bir His Var

Kimse anlamıyor hislerimizi. Bakışlarımızdan akan hüznü, acıyı hatta mutluluğu bile anlamıyorlar. Biz de anlamıyoruz. Tamamıyla sevinçli ya da acı dolu olduğumuzu sandığımız zamanlarda dahi sadece sevinçli ya da acılı değiliz aslında.Yalnızca bir şey olamayız hiçbir zaman. Her an birçok şeyiz. Mutlu olduğumuzda bir parça hüzün taşıyor kalbimiz. Eksiğiz. Tamamlandığımızı sanıyoruz fakat dolmayan boşluklar peşimizi hiç bırakmıyor. Her daim bizi ele geçiren, arka planda kalsa bile içimizde yer edinmiş duygular anlık hislerimizin içinde can bulmaya devam ediyor. Çünkü insan, bir zamanlar iliklerine kadar hissettiği duyguların hiçbirini tam anlamıyla unutamaz. Kendisi unuttuğunu sanır. Ruhu tattığı o hissi nerede olsa tanır. Yeniden duyar ve yeniden ona sahip olur. Belki de ait olur. Bir kez aldığı o tat, ölene kadar damağında pelesenk olur...   Peki senin asla silinmeyen o hissin ne? Zaman gözetmeksizin hep seninle olan yoldaş duygun hangisi? Onu bulduğunda kendini de bulacaksın. Çoktan bu

İlk adımım

Hep bi yerlerde bi şey unuttum hissi yaşıyorum. Bi yerde bi eşya bi yerde bi söz bi yerde bi gülümseme bi yerde bi gözyaşı unuttum sanki. Bi yerlerde unuttuğum şeyleri ararken olduğum yerlerdeki şeylerin varlığını fark edemeden yeni şeyler unutmakla geçiyor hayatım.Bu blogu açarak boş bir sayfaya bu hislerimi ve hayata dair her şeyle ilgili yaptığım yorumları aktararak okuyucularımla ve en çok da kendimle farkındalıklar yaşamak amacındayım...

İçimdeki Bahçeler

 Bu gece çok farklı bir hava var. Tam tepemde ay, hemen önümde bir sürü çiçek bana eşlik ediyor. Buradayım ve burada olmaktan mutluluk duyuyorum. Uzansam tutabilirim ayı. Koklasam duyarım çiçeklerin kokusunu. Üstelik içimde de yeşermeyi bekleyen birkaç çiçek var. Onları büyütmeyi sabırsızlıkla bekliyorum. Büyürlerken içimde oluşan heyecanı, onlara su vermenin gururunu yaşamayı hayal ediyorum. Bekliyorum. Sabırla yeşerecekleri günü bekliyorum. Anne baba olmak için belli bir olgunluğa erişmek gerek. Bu doğan ve var olan her şeyin koruyucusu için geçerli. Ben de o olgunluğa erişmeyi bekliyorum. Çünkü biliyorum, ben kendimi hazırlamadan yeşermez, toprağı, havası, suyu uygun olmazsa büyüyemez. Hepsini güçlendiriyorum içimde. Olacakları nasıl sevinçle izleyeceğimi hissediyorum. En uzun ömürlü çiçekler sevgiyle büyütülenlerdir biliyorum. Onlara sevgi ayırıyorum bolca. Içimde bir yerlerde vaktini bekleyen her çiçeğin yeterli sevgim ve yerim olduğunda çekinmeden kendilerini bana emanet edecekle